YAŞAMAK
Yaşamak neydi; Karın tokluğu mu? Çalışmak ya da? Aşk mıydı? Acı çekmek? Mutlu olmak? Neslini sürdürmek?...
Karın tokluğu dersek yemek yemek için mi yaşıyorduk yoksa yaşamak için mi yemek yiyorduk? İlk atalarımız yaşamak için yiyorlardı. Sonra beyinleri gelişip yiyecekleri sakladılar. Yanındaki insanlar açlıktan ölürken o kendisi ve ailesi için diğer seneleri düşünmeye başladı. Bencillik bununla başlamış oldu böylece. Şimdi ise üst seviyelere çıkmaya başladı. Artık yaşamak için değil yemek için yaşamaya başladık.
Çalışmak için dersek yine kendini doyurmak ve neslini devam ettirmek için çalışıyordu. Sonra kapitalizmle birlikte en üst seviyeye çıkmaya başladı çalışmak. İnsanları ömür boyu çalıştırmak için türlü türlü oyunlar çevrildi. Artık insanoğlu niye çalıştığını bile unutmaya başladı.
Aşk yıllardan beri insanoğlunun elinde kalan ve son zamanlara kadar en az tahribata uğrayan şeydi. Ama artık modern toplumda aşk bile doğru dürüst yaşanmamaya başlandı. Her zamanki gibi kapitalizm buraya da sarmıştı. Aşk eşittir para oldu. Artık insanlar aşkı rahat hayat sürmek, mutlu olmak için kullanmaya başladılar. Tabi rahat hayat ve mutluluk aşkla birlikte yürüyor mu orasını da düşünmek gerek.
İnsanların ürettiği çoğu şey acının ürünüdür. Çünkü insanoğlu acılarına çözüm bulmak için bir şeyler ile uğraşmışlardır. Tanrılar, mitler, ruhlar daha daha sayamadığım birçok şey acılarına çözüm bulmak için türetilen şeyler olmuştur.
Mutluluk insanların en çok arayıp ta bulamadığı tek şeydir. Hep bulunduğu zannedilir ama hiçbir zaman bulunmaz. Çünkü hayatın içinde mutluluk denen kavram yoktur. Sadece acıyı görmemezlikten gelerek mutlu olamaya çalışır çoğu zaman bunu da beceremeyiz. Böylece mutluluğun peşinden koşarak ömrümüzü bitiririz.
Neslini devam ettirmek ilk başta içgüdüsel bir kavram olarak insanın gözüne çarpıyor ama ben bu konuda biraz şüphelerim var. Şöyle düşünsek cinsel ilişkiye girmek zevk değil de acı veren bir şey olsaydı insanoğlu yine de bu dünyaya çocuk getirir miydi?
Yorumlar
Yorum Gönder