DÖNGÜ

   

   Sabah yorgun olarak uyandım. Zaten ben çoğu zaman yorgun uyanırım yataktan. Yorgunluk yetmiyormuş gibi bir de can sıkıntısı bana yapıştı bugün. Can havliyle kendimi odadan dışarı attım. Niye insan canı sıkıldığı zaman kendini dışarı atar orasını da bilmiyorum. 
   Yollarda boş boş yürümeye başladım sırtımda çanta ile. İnsanlar iş yerlerini yavaş yavaş açmaya başlıyorlardı. Günlük 40-50 liraya çalışan öğrenciler gözüme çarpıyordu. Onlarda para kazanma ile okuma arasında sıkışıp kalan insanlardı. 

   Yürürken karnımın acıktığının farkına vardım. Köşede simit satan elli yaşlarında adam gözüme çarptı. Hem o para kazansın diye hem de biraz karnımı doyurmak için aldım bir simit. Fakat bir lokma aldıktan sonra yemeden çantaya attım. Yolda yürürken simitçiyi düşünmeye başladım. Ama sadece düşünmekte kaldı. 
   Birden kendimi kalabalık bir ortamda buldum. Herkes bir yerlere koşturuyorlardı. Sanırım çoğu işe yetişmek için koşturuyorlardı. Sonra bir bara girdim. Kimse yoktu ortalıkta sadece etrafı silen bir genç vardı. O da çalışma ile okuma arasında sıkışan bir insandı büyük ihtimalle. “Günaydın” deyip oturdum bir masaya. Tabi gün aydınlanmıştı insanlar için. Şaşırır bir vaziyette yanıma gelip “ Abi ne alırdın” dedi. Bir bira isteyip içmeye başladım. Çantamdan Yusuf Atılgan’ın “Aylak Adam” kitabını alıp okumaya başladım. Kendimi ana karakter olan C. gibi hissetmeye başladım. 
   Yine kalabalığın içinde buldum kendimi saate baktığımda saat 17.30 olmuştu. İnsanlar işten çıkıp oraya doluşmuştu. Kitabımı kapatıp çantama attım. Yan masalara kulak vermeye başladım. Bazıları eşlerinden, bazıları işten, bazıları geçim sıkıntısında şikayet ediyorlardı. Ama ilerde mutlu olma konusunda hiç umutları bitmiyorlardı. Çözüm buluyorlardı hayatları için. Ama hayatları bu çözümlerle ne kadar düzelir bilmiyorum. 
   Hesabı ödeyip çıktım dışarı. Hava kararmıştı. Eve doğru yürümeye başladım. Yine tekrar eski hayatıma döndüm. Oda aynı, yatak aynı duruyor. Yatağa uzanıp uyumaya çalıştım. Uyudum zar zor bir şekilde. 
   Sabah kalkıp koştura koştura işe yetiştim.

Yorumlar

  1. ''...
    Bazıları eşlerinden, bazıları işten, bazıları geçim sıkıntısında şikâyet ediyorlardı. Ama ilerde mutlu olma konusunda hiç umutları bitmiyorlardı. Çözüm buluyorlardı hayatları için.''

    Bana göre umut etmek hayatın sebebiyet verdiği yaralara merhem sürmektir.Yazınıza sağlık,beğenerek okudum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ARADA KALMAK

İNCE ÇİZGİ

BİZ ASLINDA İKİ KİŞİYİZ