ÖLÜM

   


   Ölüm sadece bir kelime gibi duruyor. Ama bir kelimeden daha öte. Belki de değildir biz anlam yüklediğimiz için öyle derin anlamlar taşıyordur. Çünkü biz ölümü bir türlü doğanın bir kanunu olduğunu kabul etmediğimiz için bize çok derin anlamlar katıyor. Aslında mantıksal olarak kabul ediyoruz ama bedenimiz ya da duygularımız kabul etmemek için direniyor. Hep kazandığı gibi duygu kazanıyor tabi. Yoksa mantıksal olarak yaşamak çok saçma geliyor.
 Yaşadığımız hayat hep acılarla dolu. Acı dediğim, neyi sevmeyerek yapıyorsak acı o dur bir nevi. Çünkü hayat boyunca çoğumuz hep ileriyi umut ederek yaşarız. Fakat umut hayat bitene kadar devam eder. Yani o umut sayesinde acılarından üstesinden gelmeye çalışırız. Gelebiliyor muyuz orasına da siz karar verin. Yani kısacası mantıksal olarak hep umuda sarılıyoruz. O da gitse intihar gerçekleşir gibi.
   Fakat bedenimiz bir türlü kabul etmiyor yaşama son vermeyi. Bilinçdışı hareket ediyor diyelim. Beden hep evrimsel olarak neslini devam ettirme eğiliminde. Çoğu insan bir çocuğunun olmasını ister. Klasik cevap ise bu dünyada bir şey bırakalım neslimiz devam etsin. Niye peki? Mantıksal bir açıklama yok.
   Birde korku var tabi. Acaba öldükten sonra ne olacağız? Başka bir yerde hayat devam edecek mi? Yoksa yaşadığımız aşk, karakter, öğrendiğimiz şeyler, bir mevkiye gelebilmek için var gücüyle çalışmamız vb. her şey boş mu?? İşte biz bu son soruyu bir türlü kabul etmiyoruz. Bunu hem bedenimiz hem de mantığımız kabul etmiyor.
   Şimdilik yaşıyoruz bakalım hangisi ağır basacak hayatımızda.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ARADA KALMAK

İNCE ÇİZGİ

BİZ ASLINDA İKİ KİŞİYİZ