İNCE ÇİZGİ

 

   Ölüm!!!

   İnsanoğlunun yıllarca kafa yorduğu bir kavram ve daha da kafa yormaya devam ediyor. Masallar “Bir varmış bir yokmuş” ile başlar. Fakat biz o zaman çocuktuk fark edemezdik bu ayrıntıyı hatta bu cümleyle başladığı için aramızda bir dalga konusu haline gelmişti. “Eee neymiş bir varmış bir yokmuş başka” der geçerdik. Masallarda bu büyük cümleyi yerleştirmekte de yaşadığımız coğrafyanın ne kadar acılarla yoğrulduğunun bir göstergesidir.

   Bende şimdi tam bu cümlenin bulunduğu ince çizgide yürüyorum. Nitekim bütün canlılar bu çizgide fakat bunu bilinçli olarak düşündüğümüz zamanlar çok az. Bunu düşünmek ne kadar anlamlı ya da anlamsız bilmiyorum.

   Çoğu planlarımız yarın için fakat biz yarın var olacak mıyız? Orası muamma. Hayatın çoğu şeyi zaten yarının umudu üzerine kurulu. Biz yoksak yarın da yok. Fakat bu yarın için neler yapılmıyor ki. Ömer Hayyam’ın

“Ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.

  Kızıl dudakla, mis kokulu şaraplar yok.

  Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.

  Ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.”

Rubaisinde dediği gibi aslında hayat. Fakat biz yarına o kadar odaklanmışız ki durup bunları ve kendimizi düşünmeye fırsat bulamıyoruz. Maraton koşucuları gibi yaşıyoruz hayatı. Aslında kazanan hiç kimse olmuyor.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ARADA KALMAK

BİZ ASLINDA İKİ KİŞİYİZ