ANLAŞILMAK
Belki de kimseye anlatacak bir şeyim yoktu. Bu cümleyle insan ne anlar. Aslında kendisi, ne hissediyorsa onu anlar. Yani yazılan kişinin anladığını kimse anlamaz. Yazılan çoğu şeyde öyle değil midir? Yazar bambaşka duygu ve düşüncelerle yazar ve okuyan insanlar bambaşka şeyler hisseder. Bundan dolayı derler kitaplar yayınladık sonra birey olurlar ve kendi ayakları üzerinde yürümeye başlarlar. Kim söylemişse çok doğru söylemiş.
Hayatta yaşadığın acılar da böyle değil midir? Senin yanında büyük bir sıkıntı olan, başka insanların yanında çok basit ve önemsiz olabilir. Onun için insan bazen dikkate alınmadığı için üzülür bile. Buna gerek var mı sizce? Toplumsal bir varlıksak, tek dünya yoktur. Birçok dünya vardır. Her kafa ayrı bir dünyadır. Bundan dolayı anlaşılmamak insanı üzmemeli bence? Ama üzer çoğu zaman. Çünkü insan hep anlaşılmak ve onaylanmak ister. Niye olduğunu inanın bende bilmiyorum. İnsan bir elbiseyi mağazadan sevmeyerek aldığı zaman bile “ooo elbisen ne güzel” denildiği zaman, belli bir süre sonra o elbise, en sevdiği elbise olmaya başlar. Bu başka şeyler içinde geçerli.
İnsan yalnız yaşasa nasıl olur acaba? Böyle tek başına bir kulübede, tek odalı, odanın için de bir yatak ve büyük bir kitaplık. Sabah kalkıp ilk işi kitaplarını okumak sonra küçük ve sevimli bir kahvaltı, sonra yine kitapların içine gömülmek ve böylece akşam olmak. Akşam gece yarısı bir şeyler yazıp uyumak. Hiçbir insan yok sadece sen ve doğa… O zaman da insan şimdi hissettikleri şeyleri hisseder mi acaba?
Biz toplumların içinde büyüdüğümüz için mi toplumsal bir varlık gibi davranıyoruz yoksa genlerimizde mi var?? İnanın bunu bende bilmiyorum. Ama bunu öğrenmek için okuyup, araştırıp, sorguluyorum. Bulmak için her şeyi yapacağım.
Benim derdim gerçekleri öğrenmek!!!. Belki size çok enteresan gelebilir ama ben hayatımı bunun üzerine kurmak istiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder